30 Temmuz 2010 Cuma

BEYLERBEYİ SARAYI VE BİR SERGİ


Geçen gün Beylerbeyi Sarayındaydım.
Beylerbeyi Sarayı, Sultan Abdülaziz tarafından 1861-1865 yılları arasında, dönemin
tanınmış mimarı Serkis Balyan’a yaptırılmış. Harem ve Selâmlık olarak iki ana bölümden oluşan sarayda Selâmlık, donatım ve süsleme açısından Harem’den daha zengin tutulmuş.Sarayda 3 giriş, 6 salon ve 26 oda bulunuyor. Rutubete ve sıcağa karşı döşemeleri, orjinalleri Mısır’dan getirtilen hasırlarla kaplanmış. Çoğunluğu Hereke yapımı olan büyük boyutlu halı ve kilimleri, göz alıcı kristal avizeleri, saatleri, Çin, Japon ve Fransız Yıldız vazoları gerçekden görülmeye değer.
Sarayın, içinde çay bahçesi de olan çok büyük bir bahçesi ve harika bir ortamı var. Sarayı belli saatlerde gezebiliyorsunuz. Zaten saray çevresinde izleyebileceğiniz okadarçok eser ve görülmesi gereken yer var ki vakit nasıl geçiyor anlamıyorsunuz bile. Ne yazık ki sarayın içinde fotoğraf çekmek yasak. O ihtişamı hayranlıkla izliyorsunuz ama tek bir kare bile çekemiyorsunuz yani. Onun için sadece saray dışında çektiğim fotoğraflardan bir kaçını yayınlayabileceğim.











Sarayın Set Bahçeleri’nin altından bir de tarihsel Tünel geçiyor. Sanırım çok şanslı bir günümdeydim. Çünkü gittiğim gün Tünelde sayın Aymelek Kaptanoğlu'nun Filografi sergisi de vardı ve gözlerim kamaşarak izleme imkanım oldu. Günün tek talihsizliği vaktimin sınırlı olması sebebi ile Aymelek hanımdan ve eserlerinden sohbetine doyamadan ayrılmak zorunda kalmam oldu. Ayrıca Aymelek hanımdan bu tünelin yapıldığı tarihlerde kullanılır halde olduğunu ve Üsküdar'a ulaşımın bu tünelden sağlandığını da öğrendim.Aşağıda tünelin içindeki sergide çektiğim fotoğraflardan da bir kaç kareye verdim. Daha fazlasına buradan ulaşabilirsiniz.

Başta sevgili Aymelek hanım ve arkadaşları olmak üzere şimdi bu satırları okuyan herkese sevgilerimi gönderiyorum.



















29 Temmuz 2010 Perşembe

TATİL ONLARLA DAHA DA GÜZELDİ

Tatilim o kadar yoğun geçiyor ki internetin başına oturup maillerimi bile okuyacak vaktim olmuyor inanın. Hani Kapadokya tatilimi geçirdiğim kuzenim Hasan vardı ya, işte o Ayvalık tatili dönüşü ailesi ile bize uğradı. Keyfimizi ikiye katladılar sağolsunlar.



Beraat kandili günü hep birlikde Eyüp Sultan hazretlerini ziyaret ettik. Eyüp'e kadar gidip de pierr loti'ye çıkmamak olmazdı tabii. Haliçi kucaklayan pierr loti manzarası eşliğinde yedik dondurmalı tatlılarımızı.







İstanbul'a gelen misafirlerinizi Minyatürke mutlaka götürmenizi tavsiye ederim. Ben bukez burada çok fazla yeni fotoğraf çekmedim. Ama isterseniz Şubat ayında çektiğim Minyatürk ( Miniatürk) fotoğraflarına buradan ulaşabilir siniz.



İnsanın yolu Eminönü'ne düşerde balık ekmek yemez mi hiç. Çok seviyorum şu mübareği valla.:-) Bizde aldık balık ekmeklerimizi, turşu sularımızı diğer içeceklerimizi yedik afiyetle.






Evli, mutlu,çocuklu ve yorgun olmak böyle bişey sanırım. :-)



Anadolu yakasında Beykoz - Salacak arasında sahil boyu dolaştıkdan sonra Kız kulesini seyrettik bir süre. Gerçekden doyulması mümkün olmayan bir manzara.



Sevgili Hasan'cığım ve sevgili Belma'cığım,
Yolunuzu İstanbul'dan geçirip bizleri mutlu ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.Evimizin ve kalbimizin kapıları sizlere her zaman açık. En kısa sürede tekrar bekliyoruz.

Karadeniz turunuzun çok güzel geçmesi dileği ile sevgiler...