29 Eylül 2010 Çarşamba

İYİKİ DOĞDUN GÖKHAN



Biz Ortaokula giderken ev ekonomisi dersimiz vardı.
3.sınıfta derse müfettiş geldi, hepimize sırasıyla kaç kardeş olduğumuzu sordu.
4 kardeş ve üstü olan arkadaşları çok azarlamıştı. Dersimizin hocası da müfettişle bir olup arkadaşlarımızı arazlayarak bize aile planlamasından bahsetmeye başlamışlardı.

O gün arkadaşlarımın durumuna çok üzülüp - " Allahım iyiki 3 kardeşmişiz diye sevinmiştim". Ama bu olay beni çok fazla rahatsız etmişti.

Aradan birkaç ay geçmişti ki annem ne dese beğenirsiniz ?
- Güngör bir kardeşin daha olacak.

Günlerce ağladım 4.kardeşi istemiyorum diye. Fakat dikkatinizi çekerim istemediğim aslında kardeş değil, DÖRDÜNCÜ kardeşti. Ve tek derdim "ben arkadaşlarıma 4 kardeş olduğumuzu nasıl söylerim "di. Hakan’la, Güler havalara uçuyorlardı yeni bir kardeş geliyor diye, bense yastaydım.

Annem, babam, teyzelerim ve yengem, dokuz ay boyunca dört koldan beni ikna etmeye çalıştılar :
- Bak, bir doğsun tapacaksın ona, en çok sen seveceksin, kimseye bırakmayacaksın
vs. vs.....Ama üzüntüden kimseyi dinleyecek halim yoktu.

Neyse, 13 yaşımdayken annemle babam beni takmadılar tabi :-)
Araya yaz tatili girdi, arkadaşlarımı ve ev ekonomisi hocamızı görmediğim için biraz daha rahattım, artık ağlamıyordum. Günler ayları kovaladı, liseye başladım. Okulun ilk haftasının ilk Perşembe gecesi annemin sancıları tuttu. Cuma günü sabaha karşı Gökhan aramıza katıldı.

Ogün okula gitmedik. Öğle saatlerine doğru hastaneye gittik. Gökhan, bebek yatağında yatıyordu ve yatağın üzeri bir örtü ile kapalıydı. (Ozamanlar öyleydi nedense, çocuklar kundaklanır öyle sere serpe yatırılmazdı.)

Herkesin gözünün üzerimde olduğunun farkındaydım. Biraz istekli biraz isteksiz, biraz sevinçli biraz sinirli, Gökhan’ın üzerindeki örtüyü kaldırdım.

Allahım o ne ?
Inının ınının ınının ııııııınnnnn...
Bir bebek bu kadar mı güzel olur ?

İşte o saniyelerden sonra Gökhan bir yana dünya bir yana oldu benim için.

Diğer kardeşlerimi hatta bütün ailemi çok severim, zaten bunu da herkes bilir.
Ama aramızda 14 yaş var, belki de bunun için Gökhan benim hem kardeşim hem çocuğum gibi oldu.

Gök, büyümeye başladığında önemli olaylarını not etmeye başlamıştım. Sonra derken okulda ne olmuş ne bitmiş, kim ne demiş, herşeyini benimle paylaşmaya başladı. Ozamanki çocuk aklıyla ne tatlı şeyler anlatırdı bilemezsiniz. Sonra bunların hepsini bir defterde toplamaya karar verdim, 18. yaş gününe kadar aksatmadan herşeyi yazdım.

Bana ilkokul 1.sınıfa giderken doğum günümde hediye olarak minik bir yıldız vermişti bir de not yazmıştı saklamıştım. İlk dişini de saklamıştım. Hatta 1.sınıfta kullandığı defterlerini, kalemlerini, ona en çok yakışan minicik kıyafetlerini de ayırmıştırm. 18.doğum gününde hepsini paketleyip ANI’larıyla birlikte doğum günü hediyesi olarak vermiştim çok duygulanmıştı.

Sevgili kardeşimin bugün karşılayacağı yeni yaşını buradan da kutlamak istedim.

Canım benim,
Zaman bizi ne ile karşılaştırırsa karşılaştırsın, hayat bizlere ne sunarsa sunsun, her zaman yanında / yanınızda olacağımı bilmeni isterim. Tüm beklentilerinin gerçekleştiği mutlu, sağlıklı, başarılı, huzurlu bir ömür diler yanaklarından öperim.

Doğum günün kutlu olsun.
İyi ki doğdun, iyi ki varsın.

Sevgilerimle,
Ablan Güngör Ekinci

26 Eylül 2010 Pazar

BEYKOZ KORUSUNDA KAHVALTI

Bugün canım dostum Nahide’ciğimle birlikte, Beykoz Korusu Sosyal Tesisine kahvaltıya gittik. Boğaza nazır bir mekanda bulunan koru, zamanında Padişah 2. Abdulhamit’in vezirlerinden Abraham Paşa’nın mülkiyetindeymiş. 3760 m2 alana sahip koruda seyrine doyum olmayan bir bahçe, köşk, kuş haneler, iki mağara, havuzlar ve bir de saray kalıntısı var.

Asırlık ağaçları, eşsiz boğaz manzarası ve yeşilin çeşitli tonlarını görebileceğiniz dokusuyla Beykoz Korusu, düğün , nişan ve toplantı gibi her türlü sosyal organizasyonunuzu gerçekleştirebileceğiniz bir mekan olmakla birlikte, bizim gibi dost sohbetleri de yapabileceğiniz harika bir yer.

Ayrıca burada yürüyüş yaparak oksijen depolayabileceğiniz gibi, aletli spor aktivitelerinin de rahatça yapılabildiği bir bölüm var.

Bizim için gerçekten çok keyifli bir gün oldu. Sonrasında sahildeki çay behçesine geçip birer de çay içip öyle döndük evlerimize. Şimdi sizleri bu güzel günün, güzel fotoğrafları ile başbaşa bırakıyor iyi seyirler diliyorum.

Fotoğrafları üzerlerine tıklayarak büyütebilir siniz.

Sevgilerimle Güngör.