Dugunumuzden sonra Canimin içinin kardesleri ile benim ailem dost oldular ve surekli gorusuyorlar.
Esimin iki tane kizkardesi ve bir abisi Adana da
yasiyor. Tatilimizin ikinci haftasinin
basinda, annemi ve babami da alarak Canimin içi birlikte pazartesi sabahi erkenden Adana´ya uçtuk.
Daha biz gitmeden, en ince ayrintisina kadar planlar yapilmisti. Çalisanlar bizimle bol vakit geçirmek için isyerlerinden yillik izin almis, hep birlikte hangi gun kimde toplanacagimizin, kimde ne ikram edileceginin planlari bile detaylari ile dusunulmustu.
Hem doyumsuz sohbetlerin, hem de çok lezzetli Adana yemeklerinin tadi damagimda kaldi inanin. Herkes hem kendisi ile hem de çevresi ile oyle barisik, oyle kompleksiz, oyle guler yuzlu ve samimiydi ki anlatamam. Birbirinden guzel 2 gece 3 gun geçirdik Adana da.
Ilk duragimiz sevgili Osman abimin evindiydi. Eve girdikden kisa bir sure sonra Ayse yengemin kendi elleri ile yaptigi pidelerin de yer aldigi bu harika sofrada yaptik kahvaltimizi. Sadece pideler de degil, reçellerde yengemden ustelik.
Kahvaltidan sonra Osman abimlerin kirvesinin goz kulak oldugu çiftlige gittik hepbirlikte.
Dostluk, guleryuz ve misafirperverlik burada da gorulmeye degerdi.
nar ve muz agaçlari hatta karpuz tarlasi bile vardi.
Aksam uzeri eve dondugumuzde Musa enistem Adana kebablari için sisleri dizmeye basladi.
Genel istegimiz uzerine bir de turku soyledi ki, kulaklarimizin pasini sildi adeta.
Aman ormanciiiii,
canim ormanciiiii,
koyumuze biraktin yoktan bir aciii...
Agzina saglik eniste.
Hem agzina hemde ellerine saglik. Bu kadar lezzetli Adana kebabini ben kebabçilarda bile yemedim inanki.
Ikinci gun kahvaltidan sonra Ashab-i Kehf´i ziyaret etmek için Tarsusa gittik.
Bilmeyenler ya da merak edenler için kisa bir bilgi aktarmak istiyorum:
Olay putperest bir hükümdarın zamaninda geçer. Putlara tapmayı kabul etmeyen altı tane genç, yolda onlara katılan bir çoban ve çobanin köpeği, hükümdarın zulmünden kurtulabilmek için bir mağaraya saklanirlar ve orada uykuya dalarlar.
309 yıl uyuduktan sonra uyanırlar uyandıklarında kendilerini birkaç saat veya bir gün kadar uyumuş sanmaktadırlar. Uyandıktan sonra içlerinden biri ( Yemliha ) ekmek almak için sehre gider, fırıncıya üç asır önceki parayı verince, define bulduğu zannedilir. Yetkililer Yemliha’nın anlattıklarına önce inamazlar, ancak mağaraya gidilip diğer arkadaşları görülünce bir mucize yaşandığı anlaşılır. Ashab-ı Kehf, iman ettikleri dinin yayıldığını görürler ve sonra vefat ederler.
Oradan çikinca içinde birbirinden guzel selalelerin çagladigi Tarsus selaleleri isimli yere gittik.
Ogle yemeginde
ciger çop sis yedik.
Sofradaki
salatalar bittikçe yenileniyor buna ragmen salatalar, ekmek ve su için odeme
yapilmiyor.
Sadece sisler için para aliyorlar.
Oradan çikista da Osman
abimin baska bir kirvesinin goz kulak oldugu çiftlige gittik.
Beyfendi yalnizdi
evde. Misafirlerini nasil memnun edecegini, ne ikram edecegini sasirdi adeta.
Çaylar bitmeden meyve, meyve
bitmeden baska seyler ikram etti sagolsun.
Hatta bekleyin, birkaç tavuk keseyim, mangal yapalim demez mi?
Yurdumuzun insanin misafirperverligi hiçbir yerde yok vallahi.
Aksam yemegi için sevgili Aysel´cigimdeydik, sag basta ayakda duran bayan. Bu arada Aysel
ile Musa eniste evliler. Bu ailede kabablar enisteden, mezeler ve diger tum yemekler
Aysel´cigimden soruluyor.
Aysel okadar lezzetli ve iddali yemekler yapiyor ki Adana´daki bir banka subesinin yemeklerini bile o yapiyor. Fotograflarda gordugunuz sarma çesitleri, soguk manti, humus, turlu,
yuksuk çorbasi, içli kofte, pilav, hepsi onun eserleri. Nasil lezzetli, nasil lezzetliydiler anlatamam.
Hani imkanim olsa herseyden birer tencere de buraya getirdim yani o derece bayildim inanin.
Gecenin finalinde, en kotu gunumuz boyle olsun, rabbim bu mutlulugumuzu hep daim etsin diyerek,
sarkilar, turkuler esliginde ufledik mumlarimizi ve kestik pastamizi.
Artik benim ne kadar çok simit sevdigimi Istanbul´da ve Adana ´da bilmeyen kalmadi sanirim :-)
Musa eniste de sagolsun sabah erkenden kalkip merkeze kadar gidip almis simitlerimi.
Kalvaltidan sonra Seyhan´a gittik.
Nehrin çevrisini bastan basa turlayip, Adana merkezde dolasip alisveris yaptikdan sonra, Aysel´cigimin onerdigi bir yerde birer çay içip,
Bu sofradaki yerlerimizi almak uzere Hacer ablamin evine geldik. Oranin lahmacunlari Istanbuldakilerden daha kuçuk. Istanbuldakilerin yarisindan biraz buyuk diyebilirim ama daha lezzetli.
Burada da yemeklerimize guler yuz ve samimiyet eslik etti. Çaylar, meyveler, dondurmalar derken saatler artik ayrilik vaktini gostermeye basladi.
Simsiki sarilarak, koklasarak, duygulanarak ayrildik Adana´dan. . Hepinizin ellerine, kollarina, yureklerine saglik. Basta da yazdigim gibi birbirinden guzel uç harika gun geçirdik sayenizde ve hepbirlikte. Hersey için hepinize ayri ayri yurekten çoooook tesekkur ederiz.
Iste boyleeee.
Istanbul dedik Istanbul tatili bitti.
Adana dedik, Adana tatili de bitti.
Butun bu etkinlikler tatilimizi taçlandirdi tabiki ama tatilin en guzel yani, herkesi saglikli, mutlu, huzurlu bulmak ve o sekilde birakmak oldu.
Birdaha ki gelisimizde herkesi biraktigimiz gibi bulabilmek dilegi ile yurekden selam ve sevgilerimle...
Havasina suyuna tasina topragina
Bin can feda bir tek dostuma
Her kosesi cennetim ezilir yanar icim
Bir baskadir benim memleketim...
Gungor Ekinci Saglik