13 Eylül 2012 Perşembe

ADANA = Guler yuz, misafirperverlik, muhtesem lezzetler....

Dugunumuzden sonra Canimin içinin kardesleri ile benim ailem dost oldular ve surekli gorusuyorlar.
Esimin iki tane kizkardesi ve bir abisi Adana da yasiyor.  Tatilimizin ikinci haftasinin basinda, annemi ve babami da alarak Canimin içi birlikte  pazartesi sabahi erkenden Adana´ya uçtuk.

Daha biz gitmeden, en ince ayrintisina kadar planlar yapilmisti. Çalisanlar bizimle bol vakit geçirmek için isyerlerinden yillik izin almis, hep birlikte hangi gun kimde toplanacagimizin, kimde ne ikram edileceginin planlari bile detaylari ile dusunulmustu.
Hem doyumsuz sohbetlerin, hem de çok lezzetli Adana yemeklerinin tadi damagimda kaldi inanin. Herkes hem kendisi ile hem de çevresi ile oyle barisik, oyle kompleksiz, oyle guler yuzlu ve samimiydi ki anlatamam. Birbirinden guzel 2 gece 3 gun geçirdik Adana da. 


Ilk duragimiz sevgili Osman abimin evindiydi.  Eve girdikden kisa bir sure sonra Ayse yengemin kendi elleri ile yaptigi pidelerin de yer aldigi bu harika sofrada yaptik kahvaltimizi. Sadece pideler de degil, reçellerde yengemden ustelik.
Kahvaltidan sonra Osman abimlerin kirvesinin goz kulak oldugu çiftlige gittik hepbirlikte. 
Dostluk, guleryuz ve misafirperverlik burada da gorulmeye degerdi. 


 21bin  donumluk  arazinin içinde sayisiz portakal ve limon agacinin yanisira elma, uzum, incir,

nar ve muz agaçlari hatta karpuz tarlasi bile vardi. 




Aksam uzeri eve dondugumuzde Musa enistem Adana kebablari için sisleri dizmeye basladi. 
Genel istegimiz uzerine bir de turku soyledi ki, kulaklarimizin pasini sildi adeta.
Aman ormanciiiii,
canim ormanciiiii,
koyumuze biraktin yoktan bir aciii... 
Agzina saglik eniste.

 Hem agzina hemde ellerine saglik. Bu kadar lezzetli Adana kebabini ben kebabçilarda bile yemedim inanki.


Ikinci gun kahvaltidan sonra Ashab-i Kehf´i ziyaret etmek için Tarsusa gittik.
Bilmeyenler ya da merak edenler için kisa bir bilgi aktarmak istiyorum:





Olay putperest bir hükümdarın zamaninda geçer. Putlara tapmayı kabul etmeyen altı tane genç,  yolda onlara katılan bir çoban ve çobanin köpeği,   hükümdarın zulmünden kurtulabilmek için bir mağaraya saklanirlar ve orada uykuya dalarlar. 
309 yıl uyuduktan sonra uyanırlar uyandıklarında kendilerini birkaç saat veya bir gün kadar uyumuş sanmaktadırlar. Uyandıktan sonra içlerinden biri ( Yemliha ) ekmek almak için sehre gider, fırıncıya üç asır önceki parayı verince, define bulduğu zannedilir. Yetkililer Yemliha’nın anlattıklarına önce inamazlar, ancak mağaraya gidilip diğer arkadaşları görülünce bir mucize yaşandığı anlaşılır. Ashab-ı Kehf, iman ettikleri dinin yayıldığını görürler ve sonra vefat ederler. 

Oradan çikinca içinde birbirinden guzel selalelerin çagladigi Tarsus selaleleri isimli yere gittik.


Ogle yemeginde ciger çop sis yedik. 
Sofradaki salatalar bittikçe yenileniyor buna ragmen salatalar, ekmek ve su için odeme yapilmiyor. 
Sadece sisler için para aliyorlar.

Oradan çikista da  Osman abimin baska bir kirvesinin goz kulak oldugu çiftlige gittik. 
Beyfendi yalnizdi evde. Misafirlerini nasil memnun edecegini, ne ikram edecegini sasirdi adeta. 
Çaylar bitmeden meyve, meyve bitmeden baska seyler ikram etti sagolsun.  
Hatta bekleyin,  birkaç tavuk keseyim, mangal yapalim demez mi?  
Yurdumuzun insanin misafirperverligi hiçbir yerde yok vallahi.




Aksam yemegi için sevgili Aysel´cigimdeydik, sag basta ayakda duran bayan. Bu arada Aysel ile Musa eniste evliler. Bu ailede kabablar enisteden, mezeler ve diger tum yemekler Aysel´cigimden soruluyor.  



Aysel okadar lezzetli ve iddali yemekler yapiyor ki  Adana´daki bir banka subesinin yemeklerini bile o yapiyor.  Fotograflarda gordugunuz  sarma çesitleri, soguk manti, humus, turlu,

yuksuk çorbasi, içli kofte, pilav, hepsi onun eserleri.  Nasil  lezzetli,  nasil lezzetliydiler anlatamam.


 Hani imkanim olsa herseyden birer tencere de buraya getirdim yani o derece bayildim inanin.

Gecenin finalinde,  en kotu gunumuz boyle olsun, rabbim bu mutlulugumuzu hep daim etsin diyerek,
sarkilar, turkuler esliginde ufledik mumlarimizi ve kestik pastamizi.

 Artik benim ne kadar çok simit sevdigimi Istanbul´da ve Adana ´da bilmeyen kalmadi sanirim :-)
 Musa eniste de sagolsun sabah erkenden kalkip merkeze kadar gidip almis simitlerimi.
Kalvaltidan sonra Seyhan´a gittik.

Nehrin çevrisini bastan basa turlayip, Adana merkezde dolasip alisveris yaptikdan sonra, Aysel´cigimin onerdigi bir yerde birer çay içip, 

 Bu sofradaki yerlerimizi almak uzere Hacer ablamin evine geldik. Oranin lahmacunlari Istanbuldakilerden daha kuçuk. Istanbuldakilerin  yarisindan biraz buyuk diyebilirim ama daha lezzetli.
Burada da yemeklerimize guler yuz ve samimiyet eslik etti. Çaylar, meyveler, dondurmalar derken saatler artik ayrilik vaktini gostermeye basladi.

Simsiki sarilarak, koklasarak, duygulanarak ayrildik Adana´dan. . Hepinizin ellerine, kollarina, yureklerine saglik. Basta da yazdigim gibi birbirinden guzel uç harika gun geçirdik sayenizde ve hepbirlikte. Hersey için hepinize ayri ayri yurekten çoooook tesekkur ederiz.

Iste boyleeee.
Istanbul dedik Istanbul tatili bitti.
Adana dedik, Adana tatili de bitti.

Butun bu etkinlikler tatilimizi taçlandirdi tabiki ama tatilin en guzel yani, herkesi saglikli, mutlu, huzurlu bulmak ve o sekilde birakmak oldu.
Birdaha ki gelisimizde herkesi biraktigimiz gibi bulabilmek dilegi ile yurekden selam ve sevgilerimle...

Havasina suyuna tasina topragina
Bin can feda bir tek dostuma
Her kosesi cennetim ezilir yanar icim
Bir baskadir benim memleketim...

Gungor Ekinci Saglik

9 Eylül 2012 Pazar

Hersey ruya miydi ? Yoksa biz Turkiyeye gidip geldik mi?


" Yayılmışız dünyanın dört bir yanına
Kimisi ta Kopenhag’ta kimiyse Paris
Bedenimiz orda burda dolanır ama
Çok hem de çok uzak yerde kalbimiz.
Bedenimiz orda burda dolanır ama
Çok çok çok uzak yerde kalbimiz
Bir allı turna olsam
Karlı dağları aşsam
Varsam bizim ellere
Kendi göğümde uçsam" 
diyor ya hani sarkida Melike Demirag, 

ve arkasindan da efkarli bir sesle haykiriyor ya hani
"Şimdi istanbul’da olmak vardı anasını satayım…" diye, 

eger evde isem sesli, sokakda isem içimden soyluyorum bende zaman zaman burada bu sarkiyi.
Ve soylerken mutlaka gokyuzune bakiyorum. Sanki bu sarkiyi soylerken basimdaki gokkubbe Istanbul oluveriyor bir anda.

Insan gurbette olunca çok ufak seyleri bile fark edip ozleyebiliyormus megerse.   
Mesela en basiti, hani dost bulusmalarinda çay bardaklari dolup dolup bosalir ya,
ben o ortamlari,  hatta bardaklarin dolup bosaldigini gormeyi bile ozlemistim. 

Sohbet sirasinda konusulan her kelimeyi anlayabilmek, fikir alisverisinde bulunabilmek ne buyuk bir lutufmus megerse. Insan hem gonlunun hem ruhunun doydugunu hissediyor.


Kitapçida  saatler geçirip, kitaplarin arka kapaklarini ve içlerinden bir kaç sayfayi okuyup anlayabilmek,
begendigin kitabi ve CD´yi alabilmek nasil bir ayricalikmis megerse.

Bogaz koprusunden geçmeyi, 
Anlayarak gazete okumayi,
Sevdiklerime dokunmayi nasil ozlemistim bilemezsiniz.

Içinde bulundugu sartlar ne kadar iyi olursa olsun, yine de gurbetteyken dogup buyudugu yerleri ve aliskanliklarini ozluyor insan. Son zamanlarda ozlemim oyle bir artmistiki hersey burnumu sizlatir olmustu.


Son bes gun,
son uç gun,
çok ozledim,
çok heyecanliyim,
valize sunu da koymayi unutma,
hediyeler tamam mi?
derken,
16 gunluk Turkiye tatili nasil basladi, nasil bitti anlamadim bile.


8 aydan sonra ilk kez ulkeme ve sevdiklerime kavusacak olmanin yarattigi hissiyatla,
buradan uçaga binerken çok heyecanliydim.  Uçagin koltuk sirtlarinda bulunan monitorden uçagin rotosini izlerken heyecanim gitgide artmaya basladi.


Inise son bir kaç dakika kaldiginda ve monitordeki uçak Istanbulu gostermeye basladiginda,
artik goz yaslarima hakim olamiyordum.  Çevremdekilerden utanmasam   hungure hungure aglayacaktim neredeyse.


16 gunun 13´unu Istanbul´da, tam ortasindan 3 gununu de Adana da geçirdik.
Onun için tatil yazisini da iki parça olarak yayinlamaya karar verdim.

Ilk once Istanbuldan baslamak istiyorum.

Bayramin birinci gunu Istanbuldaydik aslinda, ama daha yeni yeni fark ediyorum ki biz hiç kimse ile bayramlasmamisiz bile. Buyuk bir ozlemin sonrasinda gelen kucaklasma coskusu ile, herkesle HOSgeldiniz, HOSbulduk duygusu ile sarmisiz birbirimizi megerse.  Halbuki Canimin Içinden, babamdan ve kayinbiraderim Ali abimden harçlik alacaktim ne guzel.


Yigenim Emirhan sunnet oldu. 

Biz de kirvesi oldugumuz için sunnet tarihini   seyahatimizi kapsayacak sekilde ayarlamistik. 

Benim yigenim Emirhan´la Canimin içinin yigeni Fuat arkadaslar.  
Birgun onlari gezdirdik. Baska bir gun sunnet operasyonu, diger bir gun mevlut toreni derken, 
ilk bir kaç gunumuz daha çok kirve olarak ustumuze dusenleri yerine getirmekle geçti yani.

Ben Istanbulun da tadini çikarmak istiyordum aslinda. Ama hersey  resmen isik hizi ile yasandi. 
Canimin Içi ile sadece bir kez Pierre Lotide basbasa çay içebildik. 

Ailemizi ve dostlarimizi Istanbuldaki evimizde agarlamayi çok istiyorduk.
Çok sukur kismet oldu ve bir gun aile fertlerimize,

baska bir gun de,  musait olup gelebilen dostlarimiza  açtik kalbimizle birlikde evimizin  kapilarini. 

Sonrasinda kahvalti da bir yerde, oglen farkli bir yerde, aksam bir baska yerde, 
baska baska  yureklerle bulustu yureklerimiz.

 Aile ile bahçede mangal keyfi...
 Hatice, Banu ve Yavuz´la keyifli saatler...

Mantilar Devrim ve Aysu´dan...

 Gunun yorgunlugu Guler ve Askin´la atildi...
 Kankardeslerin en guzeli Sengul´um...
Sevim ablamin enfes sofrasinda kuzenlerimle...Pinar-Faik, Pelin ve Meltos.
Sevim ablacim dun bende Meksika salatasi yaptim :-))
 Dido´cumla gule aglaya yapilan  sofra muhabbeti...

Elimde fotograflari yok ama veda turunun en sonunda,  tam da arabaya binerken bir kargo arabasi durdu avlu girisinde. Teee Mugla´dan Arzu gaasimdan ve Fatma teyzemden gonulden yazilmis  bir mektup  esliginde hediye  sabunlarim, incirlerim ve Mugla magnetlerim çikageldi. Iste hiçbir yerde olmayan Turk dostlugu dedim kendi kendime.


Bir alli turna olduk,
karli daglari astik.
Gittik bizim ellere,
iki hafta da olsa kendi gogumuzde uçtuk geldik.
Çok sukur ki boyle bir imkanimiz var. Olamayanlara Allah yardim etsin.


Gonul herkesi gormek, koklamak, sarilmak, hasret gidermek istiyor tabiki. 
Ama vakitle yarisinca ister istemez herkese, heryere yetisemiyor sunuz, bizimde oyle oldu.  
Bir araya gelemediklerimizle telefonda konusmaya çalistik. Buna ragmen uzanamadigimiz yurekler oldu tabiki. Ama hepsinin iyi oldugu haberini almak çokca mutlu etti bizi.

Simdilik hepinize iyi seyirler.

Alli turna Adana fotofraflarini hazirlayacak çunku :-)
Sevgilerimle,
Gungor Ekinci Saglik