8 Şubat 2013 Cuma

Kahveyi keçiler bulmus

 Canimin Içi " kahveyi ilk keçiler buldu " deyince saka yapiyor sanmistim. 
Ama simdi internetteki bazi sitelerden de arastirinca,  cidden boyle bir efsane oldugunu ogrendim.

Soyleki; 
Kaldi isminde, bir keçi çobani varmis. Hergun keçilerini otlatir ve geri getirirmis. Bir gece keçilerinin uyumadigini ve tuhaf davrandiklarini fark etmis. Sonraki gunlerde yine hayvanlarini otlatmaya goturmus. Fakat keçilerini iyice gozlemledikden sonra, keçilerin,  bir agacin meylesini yedikleri zaman uyumadiklarini, hep dolastiklarini fark etmis.
 Çoban merak edip kendisi de bu meyvelerden tadinca, kendisininde daha dinç ve uyanik oldugunu fark etmis.  Sonrasinda bir kesise durumu anlatmis ve ilgili agaci gostermis.

  Bu meyvelerin etkisini gormek  isteyen keşiş, onlardan bir miktarını toz halinde ezmis ve uzerlerine biraz kaynamis su dökup bu suyu içmis.   İçeceğin etkisi onu iyice uyanık yapmis.  Keşiş, bu yeni keşfinin ona ve keşiş dostlarına, uzun saatler süren duaları sırasında uyanık kalmalarına yardım edebileceğini düşünmus ve bunu manastırına götürmus.  Kahve daha sonra manastırdan manastıra yayılmis ve böylelikle çok istenilir hale gelen bir içecek olmus.

Sevgilerimle.
Gungor Ekinci Saglik

6 Şubat 2013 Çarşamba

Bizim evde Almuerzo

Burada “ almuerzo”  denilen bir ara ogun var.  Kahvaltidan sonra, ogle yemeginden once yapiliyor.  Dolayisi ile içinde kahvalti ya da ana yemek çesitleri  degil de, daha hafif yiyecekler oluyor.  Bizdeki açik bufe kalvaltilarinin, içinde kahvaltiliklari olmayani diyebiliriz kisaca.
Ben de bugun,  ona gore birseyler yazirlamaya çalisarak, okuldan bazi arkadaslarimi bize almuerzoya  davet etmistim.  Marta ve Jennie malesef gelemediler. Ama diger arkadaslarimla çok keyifli bir gun geçirdik gerçekten.
Gun geçtikce sozluksuz konusabiliyoruz. Bugun hiç  sozluk kullanmadan, “ nasildi”, “nasil deniyordu” demeden sohbet edebildik. Bu insanlik için kuçuk olabilir ama bizim için çok buyuk bir adim :-)
Konusabildigimizi , hem de gramerli konusabildigimizi fark  ettikce çok seviniyoruz tabiki.  Hatta  bazen laf lafi açiyor, ulkelerimizden, insanlarimizdan, yemeklerimizden, kulturumuzden hatta siyasetimizden bile konusuyoruz. 


 Arkadaslarim sagolsunlar her ani fotografladilar diyebilirim. Asagidaki fotograf Ayoka´dan mesela.
Annem bize mayali hamurdan pisi yapardi. Bugun ben de yaptim. Kizartinca uzerine de hafif tuz serptim, çok guzel oldu.  Burada bizim turk yufkalarimizdan yok. Onun için Medusa´dan lavas getirdim. lavaslarin içine normal borek içi hazirlayip tost makinesinde pisirip servis yaptim. Burada fotografi yok ama onuda çok begendiler.  

Bunu da annem çok yapar.  Ben çok severim. Taze bezelyeyi haslayip soganla kavurdum. Yumurta ile terbiye ettim. 

Okulda herkes kendi ulkesinin kolay yapilabilen  yemeklerinden ornekler vermisti. Ben de menemen tarifi vermistim. Çok merak ettikleri için bunu ozellikle yaptim. 

Hiç biri kofteye kimyon koymuyormus. Hatta ben de yaparken onlara agir gelebilir mi acaba diye dusunmustum aslinda ama, dusundugum gibi olmadi. Onlarda deneyeceklerini soylediler.

Hiçbiri, humus hariç, yaptiklarimin hiç birini daha once hiç tatmamislar. 
Sadece Alicia kanada da humus oldugunu ve annesinin sik sik yaptigini soyledi. Hatta gorunce tadini çok ozlemistim dedi.

Tavuk gogsunun içinde gerçekten tavuk oldugunu soyledigimde kulaklarina inanamadilar. Saka yaptigimi zannettiler.

Piyazimiz beni hiç mahçup etmez zaten, her zaman herkesten geçer not alir. 

Havuç ezmemde oyle.

Kisirin paketini gostermeden neyden yapildigini anlayamadilar.

Katharina ( Alman), Ayako (Japon), Alicia (Kanadali) pisi ile poz vermeyi tercih ettiler.

 Maria, Anastasia ve Valentina biz Rusus, içki ile poz veririz dediler, çok gulduk.

Ve son olarak çikolata esliginde turk kahvelerimizi sark kosemizde yudumladik. Misafirlerimin giderken kendilerini Turkiyeye gitmis gibi hissettiklerini soylemesi butun yorgunlugumu yok etti.

PEKI SONRA NE OLDU  :-)
Misafirlerimi kapidan yolcu ettikten sonra,  herzaman oldugu gibi pencereden el sallamak için basimi uzattigimda, bir de  baktim ki Canimin Içi karsi komsumuz Alex´le  apartmandan içeri girmek uzereler. 
Bir suru yemek var Alex, sen de Celeste´yi al bize gel dedim.

Celeste´de ogle yemegi için tavuk hazirlamis. O da kizarttigi tavugu alip bize geldi.

Bir sure de onlarla sohbet ettik. Onlar benim yemeklerimi ben de Celeste´nin kizarttigi tavugu begendim.

Çok sukur yemeklerim oyle bereketli olmuski, yedikçe arttilar sanki.
 Burada Turk bir arkadasimiz var,  adi Seyat. 
Sagolsun çok sever yemeklerimi. Canimin Içi yukarida gorduklerinizde ona goturdu. 

Ve bulasiklarin makineye yerlestirildigi an :-) Alex çekmis. 

Gunun ozeti kisaca boyleydi iste. Simdi ben kendime bir çay yapip, ayaklarimi uzatip biraz kitap okuycam. 
Isterseniz fotograflari uzerlerine tiklayarak buyutebilirsiniz.
Hadi size iyi aksamlaaarr.

Sevgilerimle,
Gungor Ekinci Saglik


4 Şubat 2013 Pazartesi

Biranin tarihçesi


Sümerli bir kadın tarafından tesadüfen keşfedilen biranın öyküsü, Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Eren tarafından ‘Geçmişten Günümüze Anadolu’da Bira’ isimli kitapta toplanmis.  

Kitapta yer alan bilgilere göre, biranın hangi tarihte ve nerede bulunduğu konusunda tam bir fikir birliği bulunmasa da kabul edilen ilk belgelere göre, bira Mezopotamya’da M.Ö. 5 binli yıllarda Sümerli bir kadın tarafından tesadüfen bulunmus.  Kadının büyük bir olasılıkla unuttuğu ıslak bir ekmek parçasının kısa bir zaman sonra mayalanmasiyla başlayan süreç ve bu sürecin tekrarıyla bira keşfedilmis. O dönemlerde ilk ve en büyük bira üreticileri kadınlarmis. Çünkü bira, evde üretiliyormus. 


Arkeologlar, bira ile ekmeğin tarihinin de birçok yönden kesiştiğini belirtiyor. Sümerlerde tanrıya da sunulan bira, dinlenme ve sağlık amacıyla içilirmis.   Sümerler’in M.Ö. 1800’de ‘bira tanrıçası’ Ninkasi’ye yazdığı şiir, bira konusunda bulunan ilk belge olarak tarihteki yerini almis.  

FAZLA ÜCRET İSTENİRSE SUDA BOĞUN DENDİ 

 Günümüze ulaşan en eksiksiz derlemeler olan Babil Kralı Hammurabi’nin yasalarında da biradan söz edilmis.  Yasanın 108-111’inci maddelerinde doğrudan birayla ilgili hükümlere yer verilmis. Müşterilerinden fazla ücret isteyen içki sahibinin suda boğularak öldürülmesini öngören yasaya göre,  günde normal bir işçi 2 litre,  sivil görevli 3 litre ve yüksek pozisyondaki bir idareci 5 litre bira alabiliyormus. 
Birayla ilgili birçok toplumsal gelenek de bulunuyormus.  Örneğin, genç bir adamın genç bir kıza birasından bir yudum içmesini teklif etmesi, onunla evlenmeyi düşündüğü anlamına geliyormus.

Hititliler zamanında ekmekle beraber halkın en önemli besini olan bira, dinsel törenlerde de rol oynamis  ve ilahlara sunulmus.

Sevgilerimle.
Gungor Ekinci Saglik

Kaynak:
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=3520887
Gorseller:
http://www.iamistanbul.tv/haber/bira-nasil-bulundu.html
http://www.nkfu.com/bira-nasil-yapilir/