15 Ocak 2012 Pazar

ISPANYA´YA GELIRKEN YASADIGIM DUYGU FIRTANASI



17 Aralik gunu saat 12:30 uçagi ile ayrilacaktik Istanbuldan. Bu nedenle saat 11:00 gibi Ataturk havalimanindaydik. Çok farkli duygular içindeydim. Hem en çok yapmak istedigim seyi yapiyor, hem de o sure hiç gelmesin istiyordum. Hem artik Canimin içinin arkasindan aglamayacak, hep onun yaninda olacaktim, ama hem de uçagin kalkis saati hiç gelmesin istiyordum. Çok mutlu, çok uzgun, çok gergin, çok heyecanli ve çok huzursuzdum. Birde son derece korkuyordum.

Daha once hiç yurt disi tecrubem olmamisti. Yurt disina tatile gitmeyi zaman zaman istemistim aslinda, ama yurt disina yerlesme fikri aklimin ucundan bile geçmemisti hiç. Insanin herseyini, kurulu duzenini birakip yurt disina, hemde daha once hiç gormedigi bir ulkeye yerlesmesi çilginlikdan baska birsey degildi bana gore. Ve ben çilginlik yapacak kadar cesur degildim.
Dil bilmiyordum.
Ispanya hakinda esimin anlattiklari ve internetten ogrendiklerim disinda hiç bilgim yoktu.
Bir haftalik tatillerde bile ailesini ozleyen ben, ozleme dayanabilecekmiydim acaba?

Ya ailem, onlari dusunmemi gerektiren okadar çok sebep vardi ki?! Ben olmasam da ailem basinin çaresine bakabilirmiydi kimbilir. Annem ameliyatini dugunden sonraya ertelemisti, Guler ve Sukriye çalisiyordu ona kim bakacakti?
Bir gece onceki, hepimizin bir arada oldugu aksam yemeginden sonra vedalasirken hepsinin bana sarildiklari zaman soylediklari sozcukler, sirasiyla ve defalarca donuyordu hafizamin içinde.


Babam ve Hakan´in aglamamak için kendilerini zor tuttuklari, titreyen seslerinden ve dolmus gozlerinden belli oluyordu.
Annem, Guler, Gokhan ve Sukriye ile sarilip aglamakdan ayrilamiyorduk bile.
Askin, herzamanki metaneti ile sakinligini koruyor ve bana gelecek ile ilgili çok guzel seyler soyluyordu.



Emirhanim ve Ecrinim herseyden habersiz sarildilar bana. Oysa ben oyle merak ediyordum ki Emirhan ve Ecrin beni hep boyle sevmeye devam ederlermiydi, yoksa gozden uzak oldugum için unutacaklarmiydi birlikde nasil guzel zaman geçirdigimizi.
Arkadaslarim, dostlarim yine arayip soracaklarmiydi beni?
Çevremdeki herkese onlari ne kadar çok sevdigimi anlatabilmismiydim ?
Bir gece once, cep telefonumda numarasi kayitli olan tum dostlarima, hayatima kattiklari hersey için gonderidigim tesekkur mesaji hepsine ulasti mi acaba?
Istanbulda halletmedigim bir isim kalmamisti sanirim.
Yeni yuvamda hersey bekledigim gibi mi olacakti?
Evime hemen alisabilecek miyim?
En çekilmez oldugum zamanlarda bile, Canimin içi beni çekebilecek mi?
Esim de beni benim onu sevdigim kadar çok seviyormu ki?
Dogru duzgun yemek yapmayi da beceremiyorum bir turlu.
Ya kaybolursam bir gun?
Ya çok yalniz hissedersem kendimi? Ne yaparim ozaman.
Benim de arkadaslarim olacak mi, Onlarla bulusup kahve içmeye gidebilecek miyim birgun?
Esimin arkadaslari beni, ben de onlari sevebilecek miyim?
Ya evimin duzenini, esyalarini sevmezsem, ne olur ozaman?
Yanima aldigim kiyafetker oraya uygunmu acaba ? Yanlarinda rukus kalmiyayim sonra.
Canimin Içi ile aliskanliklarimiz, hatta beslenmemiz bile okadar farkli ki, ortak payda da bulusmayi basarabilecekmiyiz?
Dil ogrenmem ne kadar surer? Ya basaramazsam.
Ya esim benden bikarsa ve elimi birakirsa?

Daha neler de neler...
Sadece bagira bagira aglamak ve kahkaha atarak gulmek istiyordum.
Ama ikisini de yapmiyor, aklima baska seyler getirerek dikkatimi dagitmaya çalisiyordum.

Taa ki, ismimi anons eden o ses kulaklarimda çinlayana kadar ;
Gungor Ekinci danismaya lutfen.

Ista o anda bende ipler koptu. O an istedigim iki sey vardi.
1- Ailem gelsin ve onlari birkez daha gorup kucaklayayim.
2- Ayrilmak çok zor olacagi için ailemden kimse gelmesin.
Zaten onun için, bir gece once bizi yolcu etmeye gelmeyin diye tembihlemistim herkesi.

Sonra aglaya aglaya Canimin Içi ile birlikde danismaya dogru yurumeye basladim. Sanki ben ileri dogru adim attikca danisma daha da uzaklasiyordu. Sonunda ulastik.


Gelen kisiyi gorunce artik gozyaslarima hakim olamamaya baslamistim. Canim kuzenim Meltem·im beni yolcu edip ailem adina sarilmak için alana kadar gelmisti sagolsun. Nasil mutlu oldum ne kadar sevindim bilemezsiniz.
Defalarca opustuk, kucaklastik, iyi dileklerde bulunduk birbirimize. Aslinda kizkardesim Guler de onu telefon ile aramamizi istemis. Ama okadar dagilmistim ki bir de Guler·in sesini duymaya dayanamam diye arayamadim.

Evet, artik iyiydim. Aglamak beni biraz açmis, kendime getirmisti.

Taa ki ikinci anonsu duyana kadar;Ispanyaya gidecek yolcular için kapi açilmisti. Bu kapi beni yeni bir dunyaya geçirecekti ve ben çok korkuyordum.

Meltosumla son bir kez daha sarilip sarmalandik, opustuk, koklastik, vedalastik.



Bizi yolcu etmeye esimin abisi Osman abim ve kardesi Ali abim de gelmisti.
Once Osman abi ile vedalastik. Onunla dugunumuzde tanistik. Çok esprili, çok babacan, iki dakikalik sohbetle kendisini sevdiren insanlardan. Birbirimize iyi bakmamizi tembihleyerek esimle beni once Allaha sonra birbirimize emanet ederek vadalasti bizimle.



Ve son olarak Ali abimle vedalastik.
Ali abiyi esimle flort zamanlarimizdan beri taniyorum.. Onun için sadece gelin- kayin gibi degil de, arkadas gibiyiz de ayni zamanda. Çok takilir, sakalasiriz birbirimizle. Vedalasmak için ona dondugumde ikimiz birden aglamaya basladik. Hatta esimle ben ilerlerken, arkamizdan esime seslenerek " abi kizimiza iyi bak, o bizim sana emanetimizdir " dedi canim benim.
Buda benim için uçuncu anons oldu sayilir. Artik kendimi tutamiyor gulumsemeye çalisarak agliyor ve esime ricalarda bulunuyordum;
- ben çekilmez biri olsam da beni çek olur mu?
- elimi birakma olur mu?
- beni anlamaya çalis olur mu?

O da sagolsun iliskimizin basindan beri yaptigi gibi, bana guven vermeye, teselli etmeye çalisiyordu. Dikkatimi baska seylere yogunlastirmaya çalisiyor, benim kesinlikle adaptasyon sorunu yasamayacagimi, herseyin ustesinden gelebilecegimi ve zaten kendisinin de herzaman yanimda olacagini soyluyordu.



Ve artik uçaktaydik.
Yukselmistik ama olsun, hala kendi ulkemin gokyuzundeydim.
Bir sure sonra artik 11000 fit yukseklikteydik. Bulutlardan baska birsey gormuyorduk. Yiyecek içecek servisi baslamisti. Canimin içi esim, kuçuk bir çocukla ilgilenir gibi servis yapiyordu bana. Midem bulaniyordu aslinda, ama yine de afiyetle yedim THY· nin leziz yemeklerini.

Yemekden sonra ikimizde gozlerimizi dinlendirdik bir sure. O sure içinde tekrar dusunmeye basladim yasadigim durumu.

Ailemin, akramalarimin, dost ve arkadaslarimin sesini ancak telefonda duyabilecektim bundan boyle.
Yegenlerimi yilda bir iki kez gorecek ve buyuduklerini ancak ozaman fark edecektim.
Birçok arkadasimi bundan sonra belkide bir daha hiç goremeyecektim.
Aliskanliklarimin çogu hayatimdan çikacakti.
Farkli bir evim farkli esyalarim olacakti.
Istanbul da herseyimi tek basima hallederken, orada hep esime ihtiyacim olacakti uzunca bir sure. Bana tahammul edebilecekmiydi acaba?
Dil ogrenmek bence çok zordu.
Hem evlilige, hem çevreye, hem ulkeye alismam ve bir an once de dil ogrenmem gerekiyordu.
Hayatimda zorlu bir sureç basliyordu ve ben çok korkuyordum.



E madem bu kadar korkuyordum da neden yapiyordum ki bunu ?

Yapiyordum...
Çunku elimi tutan bu elin sahibini, kendimden bile çok seviyordum.
Verdigim kararin arkasindaydim.
Bu askin, sevginin buyuklugune karsilik, çekilmesi gereken ne sikinti varsa çekmeye hazirdim.
Bu adami seviyordum ve biliyordum ki benim yerim onun yani.
Onun için aldim valizimi dustum arkasina.



Alçalmaya basladigimizda farkli bir ulkenin uzerindeydik artik.
Ve daha inmeden adaptasyon sureci baslamisti. Esim saatimi bir saat geri almam gerektigini hatirlatti. Bu kadar basit bir olay bile, duygusal olarak oyle zor gelmistiki bana anlatamam. Sanki ulkemle baglarim kopuyor gibi hissediyordum kendimi. Artik gozyaslarimin bir kismi içime bir kismi disima akiyordu, ama daha sakindim.


Uçak inisini bitirdiginde esim yeni ulkene hosgeldin canim diyerek kucakladi beni.
Çok mutluydum onun yaninda oldugum için. Hayatta olmak istedigim tek yer onun yaniydi ve istedigim sey gerçeklesmisti. Ama yine de aglamak istiyordum iste. Boynuna sarilip," ne olur elimi hiç birakma, ben çok korkuyorum " diyerek aglamak ve uçakdan hiç inmemek istiyordum.

Indik tabiki.
Sonra bizi yasayacagimiz sehre goturecek olan otobuse binmek uzere otobus terminaline geldik. Esim biletlerimizi almaya gittiginde otobus soforu hareket etmek uzere hamle yapti. Ve ben de, isaretlerle beden dilimi kullanarak, içinde ispanyolca tek kelime olan cumlemi soyleyerek otobusu beklettim.
"Bak suradaki adam benim FAMILYA, bilet alip gelecek, Turkiden geliyoruz, beklermisiniz lutfen " Ve sofor bekledi.


Esim bu komik ama sonuç getiren davranisimdan dolayi beni çok cesur buldu ve kutladi.
Ve bir kaç saat sonra sehrimize hosgeldin opucugu.
Indigimiz yerden çikolata aldi bana. Esi gibi degilde çocugu gibi davraniyordu adeta. Hani çocuklara agladiklari zaman seker, oyuncak falan verilir ya, esim de sagolsun, yeter ki aglamayayim da ne istersem alacak gibiydi.

Sonra bir taksiye bindik evimize gitmek uzere.
Radyo açikti ve sofor radyodaki konu ile ilgili yorumlar yapiyordu.
Sanki bir filmin içindeydim. Hatta birazdan kapi açilacakti, Antonio Banderas ve Penelope Cruz da yanimiza oturacak gibiydi.

On dakika kadar sonra evimizin onundeydik artik.
Camlarinin kenarlari maviye boyanmis, camlarinda çiçekler olan, tarihi bir yapi gibi duran, alisik oldugum modellerin disinda bir ev.
Iste evimiz dedi esim.



Evimiz...Bizim evimiz... Yuvamiz...

Ozenle çiktim basamaklarina da çiçekler yerlestirilmis olan merdivenleri.
Sik bir daire kapisindan içeri girdigimizde, artik boynuna sarilmis agliyordum
" evimize hosgeldin canim" diyen esimin.

Çok ilginç ama bu eve, evimize, daha once gelmis ve içinde dolasmis gibi hissettim kendimi. Hatta sanki bazi seylerin yerini bile biliyor gibiydim. Sevdim hemen guzel evimi.

Delilikti belkide yaptigim. Sevdigim adam ugruna, herseyi elimin tersi ile bir kenara birakip, yeni bir baslangiç yapmak uzere, 4000 km yol kat edip, tee buralara, Akdenizin diger ucuna gelmistim. Canimin Içinin yanindayim ve benim için mutluluk buydu. Mutlulukdan aglamak istiyordum simdi de.




O gece ogrendik ki bizim dukkanda çok da guzel bir etkinlik varmis.
Esimin yaninda çalisan arkadaslarin neredeyse hepsi baska ulkelerden diyebilirim.
Ve o gece hepsi kendi ulkelerine ait, bir çesit yiyecek getirip hep beraber yiyeceklermis. Bizde Turk lokumlarimizla eslik ettik arkadaslara. Daha once hiç bu kadar çok uluslu bir masada bulunmamistim.



Ben herkesi sevmistim, sanirim onlarda benim içim olumlu dusunmuslerdi. Gelecegimizden onceden haberdar olan ve ayni zamanda oradaki tek Turk olan olan sevgili Seyat çiçek bile yaptirmisti bana sagolsun. Daha ilk geceden hersey çok keyifli baslamisti benim için.

Bugun tam 29 gundur buradayim.
Ilk gunlerimde yanimda yapilan tum konusmalar ugultu seklinde geliyordu kulagima. Artik konusmalarin içinden bir iki kelimeyi de olsa taniyabiliyorum. Gunluk konusmalarda birazcik da olsa ifade edebiliyorum kendimi. Tek basima dolasabiliyor, alisveris yapabiliyorum.

Bazen kapasitemle gurur duyuyor, Gungor harikasin kizim aferin sana diyorum kendi kendime, bazende tam bir aptal gibi hissediyorum kendimi.
Bazen hersey çok kolay ve keyifli oluyor, bazen buzdagina çarptigimi hissediyorum.
Bazen yalniz oldugumu hissediyorum, bazen herkesi taniyormusum gibi geliyor.
Birde hissettigim en onemli sey su ki, beni ancak buyuk bir ask ve sevgi tutabilirmis baska bir ulkede.
Yani bana o ulkeyi bagislasar ve bas kosede yer gosterseler de, tum ihtiyaçlarimi karsilasalar da, eger içinde sevdigim adam yoksa, ben ulke degistirecek kadar guçlu biri degilmisim. Nerede oldugum degil, kiminle oldugum ilgilendiriyor beni cunku.

Onun için çok sukur mutluyum verdigim karardan dolayi.
Esim bugun gelip " burada olmadi baska yere gidiyoruz " dese, neden, nereye diye sorgulamadan pesine takilip gidecek kadar çok seviyorum onu çunku. Allahdan tek dilegim bu sevginin ve askin omrumuzun sonuna kadar surmesi.



Buraya gelirken yasadigim duygular ozetle bunlardi iste. Yasadigim bazi komik olaylari, burayi ve gozume takilanlari da yazmaya basliycam artik.
Simdilik herkese yurekden selam ve sevgilerimle...
Gungor Ekinci Saglik