12 Nisan 2013 Cuma

Iste Ilk Tablom


Bir aydir, yazmakdan sonra en çok keyif aldigim ikinci is olan, resim sanati ile ilgili bir kursa gidiyorum.
Kursda her turlu materyale boyama yapma imkanimiz var. Isteyen ahsap kutulara hayat vermeye çalisiyor, isteyen seramikleri renklendiriyor. Kimisi de benim gibi tablo yapmayi tercih ediyor.

Yukarida fotografini gordugunuz ilk tablomu bugun bitirdim ve Canimin Içi´ne hediye ettim. Daha yolun çok basindayim. Umarim daha guzellerini de hediye etmem tasip olur.


Sol alt kosedeki ve sag ust kosedeki Paris goruntulerini dekupaj teknigi ( kagit yapistirma ) ile yaptim.
Yazilari akrilik boyalarla sablon uzerinden çalistim.
Çiçekler tamamen boya. Fakat biraz kalinca bir boya, ismini su anda hatirlayamiyorum. Ogrenince yazarim.
Resim yapmak oyle keyifli ki, ikinci tabloma da basladim hemen.
Bitirince onu da yayinlarim buradan.

Herkese sevgilerimle.
Gungor Ekinci Saglik

8 Nisan 2013 Pazartesi

Ahmet Umit / Ask Kopekliktir



Ahmet Umit /   Ask Kopekliktir
Yazar,  on farkli hikaye ile askin on farkli halini anlatmis kitabinda. 
Kitabin ismi, sonuncu hikayeden geliyor gerçi ama, açikcasi benim en son begendigim hikaye bu oldu.  Digerleri daha çok çekti, daha çok meraklandirdi beni. Çok rahat okunabilen, sade bir dille yazilmis guzel bir kitapti. Okumamis olanlara tavsiye ederim.

Sevgilerimle,
Gungor Ekinci Saglik

Arka kapak:
Aşkın bütün halleri... Tutkunun aklımızı ele geçirmesi. Kötülüğün en güzel biçimi... Rezil olmaktan duyduğumuz haz... Kırılan umutlarımızın lezzetli kederi... Çiğnenen onurumuzun getirdiği kibir. Vicdan tutulması, bencilliğin son kertesi, yanılsamanın en derin anı... İmkânsız olanın çekiciliği... Yani gönüllü kölelik... Yani insanoğlunun en masum hali... Yani bildiğiniz delilik... Yani en yalansız aşk öyküleri...

"Düşümü gerçekleştirdiğimden de emin değilim. Böyle bir düşüm var mıydı, yok muydu, ondan bile emin değilim. Kafam çok karışık. Daha da kötüsü, eskiden Stefan'ı düşündüğümde güzel, iyi, masumiyetle ilgili duygular uyanırdı içimde. Coşkuyla, heyecanla, umutla dolardım. Şimdi büyük bir öfke var. Bazen insanlıktan çıktığımı hissediyorum. Düşündüklerim benikorkutuyor. Gel gör ki düşünmeden de edemiyorum. Olmuyor, beceremiyorum. Bir de oturmuş aşkın saçma olduğunu anlatıyorum. Ben de en az aşk kadar saçmayım. Diyeceksiniz ki seni, aşk saçma biri haline getirdi. Doğru ama ben de direnemedim. Asıl tutarsızlık bende. İnsan aptalca, anlamsız bulduğu bir tutkunun peşinden gider mi? Bak gidiyorum işte. Hâlâ onu arıyorum... Kafam karışık, canım yana yana gecenin bir yarısında bu bara geliyorum, ondan bir iz bulabilir miyim diye .

7 Nisan 2013 Pazar