20 Ağustos 2011 Cumartesi

FARK ETMELİ İNSAN



Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen.
Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli.
Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir
metrekarelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.
Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi
olduğunu fark etmeli.

Henüz bebekken "Dünya benim!" dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı
olduğunu, ölürken de aynı avuçların "Herşeyi bırakıp gidiyorum işte!"
dercesine apaçık kaldığını fark etmeli.

Ve kefenin cebi olmadığını fark etmeli. Baskın yeteneğini fark etmeli sonra.
Azrailin her an süpriz yapabileceğini, nasıl yaşarsa öyle öleceğini
fark etmeli insan.

Hayvanların yolda, kaldırımda, çöplükte ama kendisinin güzel
hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli.
Yaratılmışların en güzeli olduğunu fark etmeli ve ona göre yaşamalı.

Gülün hemen dibindeki dikenin hemen yanı başındaki gülü fark etmeli.
Evinde kedi, köpek beslediği halde çocuk sahibi olmaktan korkmanın
mantıksızlığını fark etmeli.

Eşine "seni çok seviyorum!" demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü
fark etmeli.

Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini ama arka
sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark
etmeli.

Zenginliğin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek
kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli.

Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını ve aşırı
beslenme yüzünden sarkan göbeğini fark etmeli, fark etmeliyiz çok geç
olmadan.

Ömür dediğin üç gündür,
dün geldi geçti,
yarın meçhuldür...

O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür...
Can Yücel

19 Ağustos 2011 Cuma

Kör kuyuda olsak bile UMUT HEP VARDIR



Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyuya düşmüş.
Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte.
Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde.
Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü.
Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor.
Üstelik yaralanmış.
Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı.
Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı.
Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez.
Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek.
Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü.
Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi .
Ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu.
Köylüler ağzı açık bakakaldı.


Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır.
Ne bazeni, çoğu zaman.

Bizi toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur malesef.

Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil,
düşünüp silkinmek, kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.

Kör kuyuda olsak bile...

Sevgilerimle...

17 Ağustos 2011 Çarşamba

GÜNÜN SÖZÜ

























Eş seçmek kitap seçmeye benzer.
İyi tasarlanmış kapak ve cilt ilgini çekebilir.
Ama içeriği sağlam olmadıkça sonunu getiremezsin.



Kadın olmak";
Her erkekte bir parça bırakmak değil, bir erkekte bütün olabilmektir.

"Erkek olmak";
Mükemmelliğini bir çok kαdındα ispαt etmek değil, tek bir kadına mükemmeli yαşαtαbilmektir.





16 Ağustos 2011 Salı

Herşey Gönlümüzce Olsun



Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme,
sen dağları seyret.

Yenik düşüyorsan özlemlerine aldırma,
kalbindeki o uçsuz bucaksız sevgiyi hisset.

Işıklar sönmüşse ve karanlıksa; ona da aldırma,
ay ışığını seyret.

Sabret…
Sabret ki her şey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun.
Sabret ki her şey gönlünce olsun.
MEVLANA


Çok Seviyorum Yaşamayı...



Yaşamak güzel şey doğrusu
üstelik hava da güzelse
hele gücün kuvvetin yerindeyse
elin ekmek tutmuşsa bir de
hele tertemizse gönlün
hele kar gibiyse alnın
yani kendinden korkmuyorsan
kimseden korkmuyorsan dünyada
iyi günler bekliyorsan hele
iyi günlere inanıyorsan
üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu!

Melih Cevdet Anday

14 Ağustos 2011 Pazar

Dostla iftar yemeği



Ramazanın tadı paylaştıkca artıyor gerçekden.
Yediğini, içtiğini, zamanını, hayatını paylaştıkca güzel ve anlamlı oluyor hayat.
Bizde çok eski dostum Hatice ile Çubuklu Hayal Kahvesi’nde anlamlı kıldık dün geceki iftar saatlerimizi. İstanbul boğazının eşsiz manzarası, canım dostum ile yaptığımız doyumsuz sohbet ve mekanın lezzetli yemekleri, hem ağzıma, hem gözüme, hem ruhuma lezzet kattı.

Söz uçar yazı kalır derler.
Bu nedenle keyifli anların fotoğraflarını bloğumada taşırım hep.

İşte hayata dün geceye ait bir iz bırakmak için, yemek fotoğraflarımızın bir kısmını buraya da taşıdım.

Sizlere keyifli seyirler dilerken sevgili dostuma geceyi organize ettiği için bir kez daha teşekkürlerimi sevgilerimi gönderiyorum.
İçtenlikle Güngör.