8 Mayıs 2012 Salı

CANIMIN IÇI ILE SANTANDER TATILIMIZ

Buradaki en yakin dostlarimizdan sevgili Carmina ve sevgili Luis, bize dugun hediyesi olarak,
Ispanya´nin bizim seçecegimiz herhangi bir yerinde bir gunluk hotel tatili hediye etmislerdi. 

Bu tatile bir gecede Canimin içi ekleyince, Ispanya´nin kuzeyinde yer alan Cantabria Özerk Bölgesinin başkenti olan Santander´de, farkli hotellerde konaklayarak 2 gece 3 gunluk tatil yaptik.


Carmina y Luis muchas gracias, besos, saludos...

Çocuklugumdan beri cibinlikli yataklari çok severim.
Inceledigimiz hotellerin fotograflarina bakarken, sadece bir hotelin yataginin cibinlikli oldugunu gordum ve hemen " bu olsun " dedim Canimin içine. Sagolsun o da kirmadi beni, evimizden 4,5 saat uzaklikda yer alan Hotel Casona ´da yerimizi ayirttik.


Kuçuk bir koydeki dag evini Maria adinda genç bir hanim isletiyordu.
Maria hotelin hem sahibi, hem musteri temsilcisi, hem asçisi, hem dekorasyon sorumlusu, hem de resepsiyonisti. Ayrica 3 çocugu ve 3 de inegi varmis. Butun bunlara nasil yetistigini hala anlamis degilim.


9 Odali hotelin her bir kosesi oldukca otantik bir tarzda dosenmisti.




Hotelin herbir kosesine çesit çesit abajurlar yerlestirilmisti.





Hersey minimalist.

Minik bir kutuphane, 

                     mini bar ve hatta  minicik resepsiyon...

Eski esyalara bayilan esim radyolardan gozunu alamadi.




                                           Koyde oldugumuz için ben Turkiyede oldugu gibi koy yumurtasida dahil çok çesitli bir kahvalti bekliyordum ama klasik Ispanya kahvaltisiydi. Fakat aksam yemegimiz harika otesiydi cidden.


 Yemek salonu.


Ani defterine dusuncelerimi yazdikdan sonra bir de dalgalanan Turk bayragi resmi çizdim. Ama o sirada makinem yadimda olmadigi için ne yazikki elimde goruntusu yok.


Sabah kahvaltisindan sonra salincakda sallanmak ayri bir keyifti gerçekten.


CIVAR  KOYLERDEKI  SIRIN  EVLERDEN  BAZILARI

Evlerin hepsine bayildim...

Bu eve de bayildim...Onundeki yakisikliya da bayildigimi zaten artik herkes biliyor :-)


                                     
                                          Hepsi birbirinden guzel....

Buranin saraplari da çok mesurmus. Gordugunuz tarlalar da uzum baglari.




Yel degirmenleri de bana hep martilari hatirlatiyor.


Tatilimizin bir gununu dag evinde, bir gununu de sahil tarafinda geçirdik. Burasi da kendi tercigimiz olan Gran Hotel Victoria
Denizi gorunce,  kokusunu hissedince,  dalgalarin sesini duyunca,  kendimi birden bire Istanbulumda hissettim. Inanin gozlerim doldu, sevinçden aglamamak için kendimi zor tuttum.




Gormus oldugunuz yer, Fransa ile Ispanya arasına sokulmuş, Atlas Okyanusunun bir kolu olan Biskay Körfezi.
Burada sanirim insanlar soguk havaya dayanikli. Montlarimizla dolastigimiz halde onlarca kisi ayakkabilarini çikarip kumsalda yuruyus yapiyordu, hatta bir tanede mayolu hanim gordum. Bende gaza geldim birden bire, çikardim ayakkabilarimi biraz yuruyeyim dedim.  Inanin ilk dakikalarda sanki bir buz kutlesinin
içinde yuruyormusum gibi hissettim kendimi. Sonradan alisinca, daha dogrusu ayaklarim iyice donunca, artik sogugu hissetmeden yuruyebildim.





Yanimda sevgilim, karsimda uçsuz bucaksiz Atlas okyanusu, kulagimda dalgalarin coskulu sesi...
Insan baska ne isterki... çok sukur Allahima...




Bu Fener Kulesinin asil adi FARO CABO DE MAYOR. Ama sehrin oyle guzel manzarali bir yerine yapilmis ki ikinci bir isim olarak da buraya " Guzel Manzali Yer" deniliyormus. Silindir seklinde olan kulenin deniz seviyesinden yuksekligi 91 metre olup  isik sistemi Paris´den getirilmis.  










Sahil kesimi, denizle doganin bulusmasiyla, evlerin tipi ile bana Istanbul Bebek sahilini hatirlatti.








EVLER, OTELLER VE CASINOLAR mimari zarafette adeta birbirleri ile yaris halindeydi.









Bu agaçlarin budanma sekli çok ilginç geldi bana.


Santander stadyumu.

Derya kuzulari bunlaaaaaaaarrrr, Istavrite geeeeeeelllll....






Canimin içinin çektigi bu fotografimi çok seviyorum. Gunes nasil olduda boyle kalp seklinde çikti anlamis degilim. Allahin lutuflarindan biri daha heralde :-)

Canimin Içi, seninle heryer guzel bana. Rabbim hayirli uzun omurler versin de seninle daha çooook fotograflarimizi buradan dostlarimizla, arkadaslarimizla sevdiklerimizle paylasalim....

Daldan uç elma dusmus,
Biri bu fotografdaki adamin basina,
Biri bu fotofragdaki kadinin basina,
Biri de suan bu blogu okuyan kisinin basinaaaa.
Bu guzel tatilde burada bitmissss.

Sevgilerimle,
Gungor Ekinci Saglik

4 Mayıs 2012 Cuma

HIDIRELLEZ yarin basliyor, unutmayin sakin...


Hıdırellez, Hızır ve İlyas peygamberlerin yeryuzunde bulustuklari gun olarak kutlanir. 
Söylentiye göre: Hızır da İlyas da insanları ve doğayı çok seven, iyilik yapmaktan, paylaşmaktan ve paylaştırmaktan hoşlanan, yardımsever iki arkadaştır. Hızır-İlyas söylemi, halk arasında uzun yıllardır süren kullanımın sonucu Hıdırellez şeklini almıştır. 

Hıdırellez'in her yıl 5 Mayıs günü ikindiden sonra başladığına, 6 Mayıs günü ikindi zamanı bittiğine inanılır.

5 Mayısı 6 Mayısa bağlayan gece Hızır ve İlyas'ın bereket ve şans kapılarını sonuna kadar açıp, geçtikleri yerlere uğur, sans, kismet, bolluk, bereket, mucizeler, dertlere derman, hastalara sifa getireceklerine inanılır.

Hıdırellezle ilgili olarak ülkemizin her yerinde genelde birbirine benzeyen inanışlar vardır.

Ornegin;
-5 Mayıs akşamı, gül dallarına paralar asılır. Ya da gül dibine para gömülür. Para ertesi sabah erkenden gömülen yerden alınıp cüzdanda taşınır. Ya da cüzdan ağızları açık bırakılır. Bolluk ve berekete ulaşmak için dilekde bulunulur. 

-5 Mayıs akşamı evlenme çağına gelmiş kızlara bulaşık yıkattırılmaz.

-Hıdırellez günü,erkenden kalkılıp eve bereket dolması için kapılar açılır. 

- Genç kızlar için hazırlanan sandıklar iyi bir evlilik yapması niyeti ile açılıp havalandırılır.

-Hıdırellez için doğa ve insan sevgisi çok önemlidir; çünkü Hızır ve İlyas, insanları, doğayı, iyiliği ve cömertliği seven, bereketin simgesi olan, kutsallıklarına inanılan dinsel varlıklardır. Hıdırellez günü, hiçbir yeşil dalından koparılmaz, kimse incitilmez.

-Ev sahibi olmak isteyenler, dört yol ağzına ya da bir gül dalının dibine, ev resmi çizerler. Veya maketini yaparlar ve ertesi gün erkenden geri alıp saklarlar.

- Evlenmekte gecikmiş olanlar o gece başlarının üzerinde kilit açtırırlar.

-Evlenmek isteyen kişiler gelin/damat resmi çizip gül dalına asarlarsa ya da gül dibine koyarlarsa evleneceklerine inanılır.

- Genelde dilek her ne ise bir kagida çizilip gulun dibine konulur. Bu kagitlarin ya da maketlerin saklanmasi gibi alinip denize, nehire, yani akis halindeki suya atilmasi da oldukca yaygin bir davranistir.

- Ayrica hidirelleze temiz ev ve derli toplu dolaplarla girmeninde iyi olacagi inanisi vardir. Hidirellezin temiz olmayan eve girmeyecegine inanilir.

- Ayrıca aynı niyetle tuzlu yiyecekler yiyip su içmeden yatmak da gelenektendir. Düşlerinde kendilerine su verecek kişinin evlenecekleri kişi olduğuna inanılır. 

Babam annemi rüyasında görmüş.

Babam çocukken bir hıdırellez gecesi kendisine çok tuzlu bir yiyecek yapmış ve yiyip yatmış. Gece rüyasında 7-8 yaşlarında bir kızın kendisine su verdiğini görmüş. Annemle evlendiğinde, annemin bu kız olduğunu anlamamış tabii.  Ama annemin çocukluk fotoğraflarını gördüğünde rüyasında gördüğü kızın annem olduğunu farketmiş.

Bu hıdırellezde ne isterseniz, gonlunuzden geçen her ne varsa, hepsinin kabul olmasını diliyor, yurekten sevgilerimi gönderiyorum.

Güngör Ekinci Saglik

27 Nisan 2012 Cuma

HOUSE OF MEDUSA KEBAB

Gururla söylüyorum ki esim İspanya'nin en başarılı Turk işadamlarından biri. En son bu ay bir aylık dergide daha yayınlandı Canımın icinin röportajı. Sanırım konuyu bastan özetlersem daha anlasilir olacak. 
Yıllar  önce İstanbuldayken, üniversite sınavına bir kac gün kala, sinavina girecek ogrencilerle sokak röportaj yapilirken, tesadüfen Canımın ici ile de konusulmus. Daha ogün bile muhabire,  sınavı kazanamazsam yurt dısına gidicem demiş esim. Gazete kupürü hala dürüyor ama İstanbuldaki evimizde olduğu için şimdi yayinlayamadim malesef.  Sınavdan istediği sonucu alamayınca aslen Adiyamanli olup Adanada yaşayan esim, İstanbula yerleşmeye karar vermiş. 


Daha o yaslarda bile vizyonunun çevresindekilerden farklı olduğunu fark ediyormuş. O yılların Turkiyesinde bile tutuculukdan cok uzak, modern bir bakış acısına sahipmiş, halada öyle zaten. İstanbula yerleştiğinde turizm sektöründe çalısmaya karar vermiş. Otel ve restaurantlarda garsonluk ve barmenlik yaparak başlamış ise. Tatlı dili ve güler yüzü ile hem yerli hem yabancı turistler tarafından, çalıştığı işletmenin en aranilan personeli olmuş. Öyleki müşteriler tatillerine onu da dahil etmeye çalışıyorlarmış. Evlerine dondukden sonra da irtibatlarını kopartmiyorlarmis. 


Istanbulda en son çalistigi yer House Of Medusa restauranti olmus. Orada çok severek uzun yillar sef olarak gorev yapmis. Burada kendi dukkaninin adini da oradan esinlenerek HOUSE OF MEDUSA KEBAB koymus.

Canımın ici bir yandan da folklarla ilgilenirmiş. Folklor ekibi ile yurt dısı festivallerine katılırmış. 1989 yılında İspanyanın Jaca isimli bir köyündeki festivale katılmışlar. Kaldigi 1 hafta suresince orayi ve ınsanlarını cok sevmiş. Hatta İstanbula döndüğünde bile İspanyadan özellikle de Zaragoza civarından birilerini görürse Adıyaman Kahtadan bir hemşerisini gormuş kadar sevinirmiş.  



Arkasi donuk beyaz gomlekli benim, siparis aliyorum :-)


Birkeresinde dünya ne kadar küçük dedirten bir olay yasamış. Jaca´dan  bir aile, esimin çalistigi yere tatile gelmiş. Karşılıklı konuşurlarken laf lafı acmış,  esim de Jaca da  festivale katıldıklarını söylemiş. Ve fark etmisler ki, megerse o misafirler de bu gösteriyi izlemişler.

Bu aile ile arasında cok farklı bir bağ oluşmuş. Öyle bir bağ ki, şimdi o ailenin kizi,  Canımın icine amca diye hitap ediyor. Ve beni istemeye geldiklerinde ailenin hanımı sevgili Mari´de aramizdaydi. Ayrica düğünümüzde de tüm aile Istanbuldaydi. 

1989 festivalinden sonra artık her yıl İspanyaya tatile gitmeye başlamış. 1994 yılında kesin olarak Zaragoza da yasamaya karar vermiş  ve buraya yerleşmiş. Esim cok istikrarli ve prensip sahibi bir adamdir. Geldikden sonra zaman zaman sıkıntılar yasamış olsa da, 6 yil boyunca aynı barda çalışmaya devam etmis. Sonrasinda artık kendi dükkanını acmaya karar vermiş.  Hiç bir maddi birikimi olmadan, tamamen çılgın Türklüğünden gelen azmine,  is ahlakına, disiplinli çalısmasına, isine ve insanlara olan sevgisine güvenerek,  2000 yılında  ilk dükkanını acmış.


Zaragoza'nın ilk doner kebap dukkani olan HOUSE OF MEDUSA DONER KEBAB

Çalisma arkadaslarimizdan sevgili Patricia.

Medusa, Turk, Fasli, Cezayirli, Colombiali, Kubali, Perulu, Ekvadorlu, Ispanyol, Arjantinli, Romen ve Bulgar çalisma arkadaslarimizla, çok uluslu genis bir  personel yelpazesini kapsiyor.

Bir diger çalisma ardasimiz Diego.

Esim kaliteden odun vermemek için baklavalari da sehir disindan yine bir Turk firmasindan getirtiyor.

Annemin esimle tanıştığında söylediği ilk şey " kızım bu cocukda şeytan tüyü var onu sevmemek mümkün değil " olmuştu. Gercekden de öyledir. Kısa bir süre icinde sundugu hizmet ve İsapanyadaki bu farkli lezzetle, sehrin önemli restaurantlarından biri olmuş ve cok şükür arkasından da diğer dükkanlari açmis.

Dükkanlarımızın çevreside dahil, sehirde cok fazla doner kebabçilar açılmış Medusa'lardan sonra.
Ama Medusa´nin farki herkesçe fark edilir durumda. Öyle bir müşteri potansiyeli olusmus ki zamanla, kendimi sanki misafirlerimizi evde değil de dükkanımızda agarliyormusuz gibi hissediyorum. Herkes tanıdık, içten, samimi, dost.

                                       
Ayrica hala Turkiye için birseyler yapma çabasinda. Dukkanlarin hepsinde Turk kokusu, Turk buyusu, Turk motiflere goze çarpiyor. Duvarlari susleyen tablolardan, yukaridaki fotograflarda gordugunuz masalara kadar herseyde ulkemizden birseyler var.


Buradan Turkiyeye tatile gidecek olanlar da once Canimin Içine  danisirlar. Nereye gidilir, ne yapilir, ne alinir... Dukkanlarda çok sayida harita, dergi, brosur gibi tanitici dokumanda yer aliyor zaten.  Buyuk bir keyifle yapar ulkemizin tanitimini. Sirf dukkan adimizdan dolayi bile Medusayi merak edip Istanbul Yerebatan Sarnicindaki Medusayi gormeye gidenler var. Ayrica yurdumuzdan gelecek onemli gruplar için gerektigi durumlarda da rehberlik yapar zaman zaman.  
 

                                        



                                      

                                                

                                       
Tuvaletlerin kapilarindaki Kadin - Erkek resimleri bile ozel seçilmis durumda.

Canımın ici çocuklara cok düşkün. Bazı bebekli müşteriler geldiginde anne baba rahat yemek yesin diye bebekleri alıp oyalıyor, oynatıyor. Dükkanı ilk açtığı zamandan itibaren cocuklara yazı yazmaları resim yapmalari için kagit kalem vermiş. Ve yapilanlarin hepsini bu tahtaya asmış. 5 - 6 yaslarindayken yaptıgı resimler bu tahtaya asılan cocuklar, şimdi lise çağlarında ve bazen gelip o resimlere yazılara baktıkları oluyor. Ya da cocugunun resmini bulmaya çalışan anne babalar oluyor bazen. Dükkanın önünden geçerken ille de  Ahmet'te yemek yiycem diye anne babasini cekistiren cocuklar bile var. 



Medusa´nin en son yer aldigi bu ayin dergisi.

Canımın ici evlenmeden önce burada cok sevildiğini söylemişti bana aslında ama inanın bukadarini  ben de beklemiyordum. 15 dakikalık yolda yürürken 15 kisi ile selamlasiyoruz desem inanın abartmış olmam. Hayatımda onun kadar kompleksiz ve kendi ile barışık bir insan daha görmedim. Burada marka olmuş artık çok sukur.


Medusa´nin urunlerinin ve kalitesinin anlatildigi bir kose yazari  röportaji. Ayrica bu röportaj için bir de Turk yemek tarifi istemislerdi. Canimin içi de o çekim için evde Karniyarik yapmisti. Röportaja gelen yazarlarin ikiside lezzetlerimize hayran kalmislardi.
Kebabin Avrupadaki yayilma seruveni ve Zaragozada sevilmesinde Medusa´nin tartisilmaz katkisinin anlatilgi bir röportaj.
Zaragoza´nin ilk kebab rastauranti olarak Medusa´nin 10. yili serefine yapilan roportaj

Bu sehirdeki yabanci lezzetlerin içinde Turk lezzeti olarak da ulkemizi Medusa temsil etmisti.

Yillar once sigara yasagi ulkeye kismi olarak gelmis. Yasagin uygulanip uygulanmayacagi isletme sahibine birakilmis.  Medusa bu kurali ilk uygulayan muessese olmus ve bu röportajda o nedenle yapilmis.


Aragon bolgesinin halkina Maño denilirmis. Esiminde yurt disindan gelip Ispanyolcayi maño sivesi ile konusmasi dikkat çekmis. Buna istinaden de Turk lezzetinin  temiz ve lezzetli sekilde ustelik maño sivesi ile sunuldugunun anlatilgi bir röportaj yapilmis kendisi ile.

Disardan geldihi halde, Canimin içinin bu sehri çok sevmesinden, sehre uyumundan, dokundugu yere kalite katmasindan, Medusa´nin bulundugu yerlerin kalitesini yukselttiginin anlatildi yine bir kose yazari röportaji.
                   Gazetenin okurlarina sundugu egzotik bir lezzet tavsiyesi...

                                                     Zaragoza´da bir Turk...

                                         Turk mutfagina duyulan tutkulu ask, sevgi...

Ani defterine bir musterimizin yazdigi anlamli cumleler...

Burada Osmanlilar demek Otomanos anlamina geliyor.  Yukarida da bahsettigimiz gibi Aragon halkina da Maños deniliyor. Esime de dostlari  ikisinin karisimi ile OTOMAÑO adini takmislar.
Yillar onceki bir tatilimde bu Medusa´yi çok sevip  kendime hediye olarak alirken, hayatimda bu kadar buyuk bir onemi olacagi aklimin ucundan bile geçmemisti.

                                     
Canimin içi ile hem esi olarak hem de bir Turk olarak gerçekden gurur duyuyorum.
Bu Oscar heykelcigini de duydugum gururun sembolik, kuçuk bir gostergesi olarak hediye etmistim kendisine.

Fotograflari uzerlerine tiklayarak buyutebilirsiniz.

Sevgilerimle,
Gungor Ekinci Saglik

23 Nisan 2012 Pazartesi

23 Nisan kutlu olsun


Yegenlerim canim Emirhan´im ve canim Ecrin´im.
Atamizin armagani olan bayramlarini kutlamak için giydikleri 23 Nisan bayram kiyafetleri ile...

Yurdumuzda ve dunyada, hiçbir çocugun, hiçbir sekilde siddete ve tacize maruz kalmamasi  ve
hep gulmesi dilegi ile, dünyada tek ve ilk olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramımızı içtenlikle kutluyorum.

Sevgilerimle,
Güngör Ekinci Saglik

22 Nisan 2012 Pazar

Bir Aslan miyav dedi......

Canimiz, kanimiz, Fenerimiz, Aslani bir kez daha terbiye etti: Gururluyuz, mutluyuz...
Fenerbahçemizin gollerini 17. dakikada Reto Ziegler ile 80. dakikada Miroslav Stoch atti.
Galatasaray’ın tek golunu ise 68. dakikada Selçuk atti.

Aslinda bu maçda çok fazla zafer var bence.
Tabiki oncelikli ve en buyuk basari Fenerimizin. Camia olarak çok sancili bir sureçden geçiyoruz. Yensek de yenilsek de herzaman arkasindayiz takimimizin. Bu sikintili sureç de Aslani, hem de kendi evinde terbiye ederek, bu mutlulugu bize yasattiklari için butun oyuncularimiza ve ekibimize tesekkur ediyorum.

Ayrica Aykut hoca da eski imparatorlardan Fatih hocayi mat etti.
Terim, KOCAMAN bir kutleye ezildi.

Ve tabiki alkislarin en buyugu Volkan´a.
Bugunku basarinin en buyuk mimari bence o. Çunku itiraf etmeliyiz ki Galatasaray da iyi oynadi. Ozellikle ikinci yarida maça super asildilar ve karsi ataga geçtiler. Neredeyse kesin gol olur dedigimiz pozisyonlar vardi. Ama Volkan hepsini buyuk bir gayretle geri puskurttu. Ozellikle hani bir pozisyonda top elinden kaydi, sonra surunerek topu tekrar yakaladi ya, o pozisyona bayildim cidden. Adam tam Malkoçoglu.

Coskuyla soyluyorum ki ben de kazandim.
Daha dogrusu Ibo ile ben kazandik.


Canimin içi ile Nissh´e giderken.

Bu sabah Canimin içi ile birlikte, burada ki Turk isletmeci arkadaslarimizin bari olan Nissh´e gittik.
Tabiki konumuz aksamki maçti. Skoru uzerine 5´er €´ya bahse girdik. O sirada Ibo yoktu, hepimiz tahminlerde bulunduk. Ben 2-1 biz aliriz demistim. Ibo´da sonradan gelip ayni tahminle bahse katildi.

Maçin sonunda tabiki tum Fenerliler sevindik ama Ibo ile ben 30€´yu paylasip 15 er €´cuk daha fazla sevindik.

Sonuç olarak heyecani yuksek çok guzel bir maçti. Camiamiza hayirli ugurlu olsun...
Sevgilerimle,
Gungor Ekinci Saglik

Sol bastan: Ibo FB, Senyor Guray GS, ben FB, Canimin içi FB, Bintug bey BJK, Koray FB 
Senyor Guray ve Koray abi kardes. Biri Galatasarli biri Fenerli. Skorla ilgili idalasmalari, atismalari,  maç keyfimizi ikiye katladi. Bintug bey siyah beyaz bir BJK ´olmasi gerekirken valla tam griydi. Bir Galatasaraydan bir bizden.


Bahis tahminleri

Ibo ile kazancimiz...

Maç sonrasi sevincimiz...

1. golumuzden sonra Fatih hocanin hocanin hali...